Pazarlama ve Marka arasındaki fark

22 Haziran 2010 Salı

Linked in deki güzel tartışmalardan biri, "Marketing'le Branding arasındaki fark nedir?" miş, değerli dinleyenler.

hesabınız varsa tahmin ediyorum ki, http://www.linkedin.com/groupAnswers?viewQuestionAndAnswers=&discussionID=16802583&gid=64854&trk=EML_anet_qa_ttle-0Tt79xs2RVr6JBpnsJt7dBpSBA adresinden ulaşabilirsiniz. En aklı başında konuşan Rob'un metnini ise buraya kopyalamaktan sıkıntı duymuyorum:

So far you've got a response that says branding is just a part of marketing, marketing is just a part of branding, branding is about your product, branding is about how you run your entire company. It seems this term is creating more confusion than clarity.

I think the word "branding" has been misused and over-extended to the point that its originally intended meaning is obscured. It would be easier to avoid the word entirely and talk about how the era of "brand thinking" has impacted marketing and advertising.

The biggest lesson for marketers and brand managers is simply to step back from media and tactics and minutiae and look at the big picture again. As Rathan responded above, not "What should we say about ourselves, and how?" but "How are we different? What do we stand for? Why should anyone care?" Answering these questions before examining something like the 4 Ps will ensure consistency in messaging, but also---as Coreen states---in actions, which is increasingly where brands are winning or losing.

Personally, I'd like to get past thinking of "branding" as some hot new idea that can sell a lot of books and accept it as more of a renewed focus on something that we intuitively knew mattered all along. Practically speaking, getting answers to those big questions listed above and expressing the resulting ideas employs the same old tactics we've always used, like market research, ethnography, advertising, package design, etc.

Read more...

BP - Meksika Körfezi Krizi ve iletişimi

19 Haziran 2010 Cumartesi


İnsan eliyle meydana gelmiş dünyanın en büyük çevre felaketi, Meksika körfezi'nde 20 nisan'da gerçekleşen BP'nin petrol kuyusundaki kaza sonrasında BP'nin iletişim taktikleri "kriz yönetimi" adına çok mühim.


Kazanın olduğu ilk günlerde çok büyük bir reklam kampanyası planlayan ama daha sonra stratejisini, parlak reklamlar yapmaktan çok, bir insiyatif oluşturmak ve iş yaparak, yandaş toplamak üzerine kuran BP başarılı bir iş yapmış oldu.
Şuan krizle birlikte, pazarlama takımından, iletişim takımına geçen kriz yönetimi, parlak şekilde websitesinden çok iyi bir şekilde, sosyal medyayı da içine katarak yönetiliyor. (not:twitter'da, yenilenen BP ile girilmiş twitlere yetişmeye çalışmak gereksiz bir çaba oluyor)

Öncelikle krizi tamamiyle kabul etmiş, bundan özür dileyen, en ufak bir temizlik masrafı bile olsa, herkesin bu krizden dolayı kaybettiği iş gücünü/zarar gören ürün/mallerının parasını ödeyeceği güvencesi veren bir BP var. (Bkz. http://www.bp.com/sectiongenericarticle.do?categoryId=9033791&contentId=7062345)
Öte yandan 17 Haziran'da Dauphin Adası'nda, BP ve bu felakete yönelik tüm sorulara açık bir etkinlik gerçekleştirdi. (PR aktivitesi ??- suçluyum, yardımcı olmaya çalışıyorum- )
Kevin Costner'la aslında PR kokan ama çok da iyi oturan bir anlaşma yaparak, yardımsever ünlü bağını da bulmayı başaran BP, Costner'in sahibi olduğu, "Ocean Therapy Solutions" isimli firmadan atık temizleme cihazları satın almış bulundu.

Diğer yandan, Amerika'daki sürücülerin BP istasyonlarından benzin almamak üzerine kurduğu boykotun da hatalı olduğunu belirtmekte fayda var. O istasyonların, BP'nin değil lokal istasyon sahiplerinin olmasından dolayı, boykotun gerçek amacı da hedef şaşırıyor haliyle. BP'nin ortaya çıkardığı çevre felaketinden üzülen ve bunun düzelmesi gerektiğini düşünenlerin aslında BP'den alışveriş yapması gerekiyor olabilir.

Türkiye'de ise, BP Türkiye, bunu tam da eski usul, yani şimdiki Türk yöneticileri şeklinde yürütmek istemiş belli ki. Sayfasında ne bu çabalardan ne de böyle bir kaza olduğundan bahsetme cesaretini gösterebilmiş olan BP Türkiye acaba burada da bunun farkına varabilecek insanların olduğunu, tüm bu Amerika'daki iletişim startejilerinin neden yapıldığını ve ne işe yaradığını düşünmüş değil mi acaba?

Read more...

Don't judge too quickly!

24 Nisan 2010 Cumartesi



Artık markaların ürün özelliklerini anlattıkları iletişim kampanyalarından ziyade o markanın marka temelini, anlayışını anlattığı iletişim çalışmaları daha yoğun. Ürünlerini anlatmakta zorlanan bankalar vb. gibi markalar ise mutlaka bu yolu denemiş oluyor ve kullanıcılarına his, felsefe satmaya çalışıyor bir anlamda.
Ameriquest Mortgage'de canı gönülden inandığım "erken yargılama" başlığıyla bir dizi reklam yapmış.
Harika olmuş.
siz de erken yargılamayın emi.

Read more...

Devassa Bira mı Paris Hilton mu?

28 Şubat 2010 Pazar



Brezilya'nın içki reklamlarındaki regulasyonları yüzünden yasaklanan bu bira reklamı acaba Paris Hilton'u mu yoksa Devassa'yı mı daha ön plana çıkarıyor?

Read more...

Be Stupid

26 Şubat 2010 Cuma


smart listens to the head. Stupid listens to the heart. Be stupid.

Diesel'in benim yeni farkettiğim "be stupid kampanyası". Aptal ol dese de çok akıllıca.
Diesel'in marka konumlandırması her ne kadar hızlı motto değişimleri yapıyor olsa da çok başarılı.
Marka ile ürün arasındaki farkın artık marka tarafına geçtiği iletişim dünyasında, Diesel'in belki de ürünlerinden çok daha iyi yaptığı iletişim çalışmaları, sadece markaya odaklı.
Joakim Jonason markanın art direktörü ne demiş? "İnsan tüm dünyada aynıdır"
Buradan hareketle Diesel kampanyalarını bütün dünyada değiştirmeden uyguluyor.

Succesful living
Diesel- Only the brave
Mental Power

ve

Be Stupid.


Markayı tebrik ediyorum.

Read more...

Fiesta Kondom

20 Şubat 2010 Cumartesi

Türkiye gibi bir ülkede oldukça zor olan prezervatif pazarında Fiesta'nın "asıl eğlence şimdi başlıyor" sloganıyla yürüttüğü reklam kampanyasının filminin çirkinliği gönlümde taht kurdu.
Gerçek kişiler kullanmayıp animasyon kullanılmasını anlamakla beraber;
- neden çok renkli, çocuklara hitap edecek bir logo kullanımı olduğunu
- neden reklamdaki adamın güzel kadınla değil de şişman kadınla birlikte olmak zorunda bırakıldığını
- neden romantik bir yemekte erkeğin, yüzük kutusunda kadına prezervatif sunduktan sonra kadının kendinden geçtiğini

anlayamamış bulunmaktayım.

reklam filmlerini geçtim, logonun kesinlikle değişmesi gerektiği iddiasındayım.

http://www.vidivodo.com/272979/fiesta-condom-reklami

Read more...

  © Blogger template Noblarum by Ourblogtemplates.com 2009

Back to TOP